1960'lı yıllardan itibaren, gece kulüplerinde Ayaküstü Gırgırı adıyla Türkiye'de ilk stand-up geleneğini başlatan ünlü mizah ustasıdır. Televizyonun henüz olmadığı radyolu günlerde, mükemmel Türkçesiyle kibar esprileri, unutulmaz pürüzsüz sesi, nezaketi ve beyefendiliğiyle tanınmıştır. Sivas Kongresi'nde Mustafa Kemal'e hitaben yaptığı Manda'ya karşı oluş konuşmasıyla meşhur olan askeri doktor Hikmet Boran'ın oğlu olup, Güler Boran'la evlidir
Edremit Cumhuriyet İlkokulu'nu bitirdikten sonra 1938 yılında yatılı olarak Galatasaray Lisesi'ne girdi. İlk sahne deneyimini Galatasaray Lisesi'nde okurken, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda rejisör olan ve okul temsillerini sahneye koyan Necdet Mahfi Ayral tarafından Molyer?in bir oyununda oynamak üzere seçildiğinde yaşadı.
1944 yılında babası Hikmet Boran'ı kaybetti. 1946 yılında Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu ve Türkoloji Fakültesi'ne yazıldı. Fakat para kazanması lazımdı. Aynı yıl, Necdet Mahfi Ayral, kendisini Muhsin Ertuğrul ile tanıştırdı. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda işe başladı ve Vasfi Rıza Zobu'nun talebi üzerine, birlikte oyunlar sergilediler. 17 civarında oyunda rol aldı.
Bir Fransız gurubuna yaptığı tercümanlık sonrası bu guruptan aldığı bir teklif üzerine, Paris, "Théâtre des Mathurins" Tiyatrosu'nda bir yıl kadar staj yaptı. Fakat tiyatroculuğa ısınamadı. Burada bazı sahne sanatçılarının esprili konuşmalar yaparak halkı güldürmesinden esinlendi, ülkesine döndüğünde değerlendirmeyi tasarladı.
Orhan Boran'ın, 1950 yılında, Elmadağ'da açılan Kervansaray gece kulübünde, sanatçıların sahne sırasını organize etmek üzere bir ek iş kabul etmesi sorun yarattı. İstanbul Radyosu yönetimi, kendi kadrosunda bulunan bir sanatçının barda çalışmasını hoş karşılamayınca, Orhan Boran, çok sevdiği radyodan ayrılmak zorunda kaldı.
Yeni işinde; Paris, "Théâtre des Mathurins" tiyatrosundan edindiği tecrübelerle, yapmış olduğu anonslara, esprilerle renk katması çok beğenildi ve kısa süreli, esprili sohbetler yapması teklif edildi. Her geçen gün daha da beğenilen bu programlar, Orhan Boran'ın deyimiyle "Ayaküstü gırgır", bugünün stand-up sanatının Türkiye'de başlamasına vesile oldu. Aynı zamanda bir firma reklamı olan "11 soru bilgi yarışması" programını yaptı.
1956 yılında BBC'nin açmış olduğu sınavı, 220 kişi arasından birincilikle kazanarak Londra'ya gitti. Dünya Gazetesi'nin Londra muhabirliğini üstlendi. BBC Türkçe Servisi'nde pek çok program yaptı, haber okudu. 17 Şubat 1959'da, içinde Adnan Menderes'in de bulunduğu uçağın, Londra?nın 40 kilometre güneyindeki Gatwick Havaalanı civarında, iniş sırasında düştüğünü dünyaya ilk duyuran Orhan Boran oldu. Muhabirlikteki başarısı onu, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde önemli bir yere getirdi ve 25 yıllık yazarlık hayatının başlangıcına vesile oldu.
4 yıl kaldığı İngiltere'den, yakın dostu Şakir Eczacıbaşı'nın kendisini çağırması sonucu Türkiye'ye döndü. Firmaların ve bankaların bilgi yarışması programlarına yeniden başladı. Bu arada "Yuki" fikrini buldu. "Yuki" halk tarafından o kadar tutuldu ki, bir program olmaktan çıkıp bir fenomen oldu.
Sahne hayatını 1980 yılına kadar sürdüren Orhan Boran, televizyonlu günlerde de, elinde meşhur kocaman beyaz mendiliyle ekranlardaydı. TRT'de çalışmasının yanı sıra televizyonun da yıldızlarından oldu, reklam filmlerinde oynadı. Şan Tiyatrosu'nda sahnelenen "Müzikal Kahkaha" adını verdiği oyunla şovlarına veda etti. Gazeteciliğe ağırlık verdi ve ülkenin önde gelen gazetelerinde yazarlık, kendi deyimiyle "Kalem işçiliği" yaparak hayatını sürdürdü. 1994'te Show TV'de yayınlanan Şansını Dene yarışmasında yarışmacı olarak görev aldı.
2002 yılında yakalandığı kolon kanseri sebebiyle iki defa ameliyat geçirdi. "Hayatımın son yıllarını saçlarım dökülmüş olarak geçirmek istemiyorum. Öleceksem insan gibi bu halimle öleyim. Şu dünyayı sefil halde terk etmek istemiyorum. Hayranlarım beni hep bu halimle hatırlayacak, saçları dökülmüş olarak değil!" diyerek kemoterapi tedavisini reddetti.
10 Haziran 2005'de, Beşiktaş Kültür Merkezi'nin (BKM), "Orhan Boran Show" adıyla Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu 'nda organize ettiği jübilede, 59 yıl emek verdiği meslek hayatına ve 25 yıl uzak kaldığı sahneye veda etmek üzere son kez sahne aldı.