Türkiye'de kadın hareketi 12 Eylül'den hemen sonra ortaya çıktı. Darbe öncesinde sol çevrelerde yer alan kadınlar, radikal solun katı hiyerarşik yapısına yaptıkları eleştirinin sonucunda bağımsız bir kadın hareketinin zorunluluğunu savundu. Çoğunluğu, Tüm Asistanlar Sendikası'ndan tanışık olan Şirin Tekeli, Gülnur Savran, Stella Ovadia gibi kadınlar 1981'in mayısında Yazko edebiyat dergisinde kadın yazıları yazmaya başladı. Burada oluşan deneyimle kadınlar, ilk kez 1982'nin nisan ayında Kadın Sorunları Sempozyumu düzenledi. Yazko'dan sonra Somut dergisinde bir kadın sayfası hazırlayan kadınlar, 'özel olan politiktir' sloganını benimsemeye başladı. 1984'te Kadın Çevresi'ni kuran kadın hareketinin öncüleri, 1985'te kurdukları Kitap Kulübü'yle feminist yazını çevirmeye başladılar. Feminist kuram üzerine çalışmaları sürdürürken, bir yandan da kampanyalar yapmaya karar verdiler. Türkiye'nin de imzaladığı Uluslararası Ayrımcılığa Karşı Sözleşme'ye uyulmasını isteyen kadınlar bir imza kampanyası başlattı ve 4000 imzalı Kadınlar Dilekçesi'ni oluşturdu. Bu çalışmanın sonucunda mayıs 1987'de Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği kuruldu. 12 Eylül'ün izlerinin hâlâ silinmediği bir dönemde kampanyaya bu kadar çok ilgi olması, önemliydi. Kadınlar Dilekçesi'nin de verdiği güvenle kadın hareketi art arda düzenledikleri etkinliklerle 12 Eylül sonrasının ilk kitlesel eylemlerini gerçekleştirdi. 1986'da Dayağa Karşı Yürüyüş yapıldı, Dayağa Karşı Kampanya başlatıldı ve kadın sığınağı açma hedefi ilk kez dillendirildi. 1988'de kampanya sırasında ulaşılan kadınların deneyimleri Bağır Herkes Duysun adıyla kitaplaştı. 1987 martında feminist hareketin ilk dergisi Feminist yayınlandı. Feminist dergisi kendilerine 'radikal feminist' diyen kadınlar tarafından çıkarılıyordu. Bu yüzden mayıs 1988'de Sosyalist Feminist Kaktüs dergisi de yayın hayatına girdi. Kampanyalara katılan kadınların bir araya gelebilecekleri mekân arayışı, şubat 1988'de Kadın Kültürevi'yle sonlandırıldı. Yıllar sonra 1995'te yayın hayatına başlayan Pazartesi dergisiyse, bütün sıkıntılara rağmen yayınını sürdürüyor. 1988-1989 dönemi Türkiye'de İkinci Dalga Feminist Hareket'in zirveye ulaştığı dönem oldu. Zirveyi 1989'un kasım-aralık aylarında Cinsel Tacize Hayır - Mor İğne Kampanyası oluşturdu. Kampanyalar aracılığıyla kadın hareketi kitleselliğe ulaşmış, feministlerin ortaya attığı her gündeme kadınlar tarafından sahip çıkılır olmuştu. 1990 yılına gelindiğinde bir yandan '438'e Hayır', '159'a Hayır', 'flört fahişeliktir' sözüne karşı çalışmalar yürütülürken, dayağa maruz kalan kadınlara yardım etmek üzere Mor Çatı kuruldu. Mor Çatı'yı Kadın Kütüphanesi ve İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunu Araştırma ve Uygulama Enstitüsü izledi. Bu arada devlet kadın hareketine el attı ve 1990' Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı kuruldu. Eylül 1990'da Bakırköy ve Şişli Belediyeleri birer sığınak açtı. Kadın hareketi bu tarihten sonra mücadelesine hiç durmadan devam etti.