Teşvikiye Camisi'nde düzenlenen cenaze töreninde, sanatçının kızı Leyla Gündem, damadı Nazmi Gündem, torunları Mehmet Gündem ve Demet Baytekin ile gelini Nilay Sözeri taziyeleri kabul etti.
Sözeri'nin karanfillerle süslü tabutunun üzerine "Neroş" yazılı bir çelenk bırakılırken, yanına da sanatçının bir fotoğrafı konuldu.
Leyla Gündem, gözyaşları içinde annesinin tabutu önünde dua etti. Bu arada sanatçı Bülent Ersoy da Sözeri'nin naaşı önünde bir süre dua etti. Basın mensuplarının annesinin ölümüne ilişkin sorularını cevaplandıran Gündem, "Hem çok üzgünüm, hem çok mutluyum hem de çok gururluyum. Bu kadar sevilen ve sayılan bir annem var. Artık hem Türk milleti hem de biz onu kalplerimizde yaşatacağız" dedi.
Sanatçı Ali Rıza Binboğa da, tarihe ve sanata not düşen insanlar olduğunu, bunlardan birinin de Perihan Altındağ Sözeri olduğunu söyledi.
Binboğa, Sözeri'nin kendinden sonra gelen birçok sanatçının yorumuna katkıda bulunduğunu belirterek, "O, ülkemizde hemen hemen herkesin çok severek dinlediği bir sanatçıydı. Kendi başına bir kişilik arz eden Sözeri'nin bir yorumcu olarak saygın bir yeri vardı. Ülkelerin sanatları hep böyle insanlara ihtiyaç duymuştur ve ülkelerin sanatları da böyle yücelmiştir. O da sanatımıza katkıda bulunup, sanatımızı daha da
yüceltmiştir. Kendisine rahmet diliyorum" diye konuştu.
Sanatçı Mustafa Sağyaşar da Sözeri'nin Türk musikisini en iyi şekilde icra ettiğini ve geride güzel anılar bıraktığını söyledi. Sağyaşar, müziğe ilk başladığı zamanlarda Sözeri'nin yeni çıkan plaklarını ve radyodaki konserlerini hayranlıkla dinlediğini belirterek, "Ona saygım her zaman sonsuzdur. Çok büyük bir sanatçıyı kaybettik. Herkese baş sağlığı ve sabır diliyorum" dedi.
Sanatçı Adnan Şenses ise Sözeri ile dostluğunun 1955 tarihine dayandığını ifade ederek, Sözeri'nin kendisinin Kristal Gazinosu'nda ilk solisti olduğunu söyledi. Şenses, Sözeri ile uzun zaman çalıştığını, kendisini çok sevdiğini ve büyük saygı duyduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Müzeyyen Senar, Perihan Altındağ Sözeri, Safiye Ayla, Zeki Müren gibi sanatçılarla gurur duydum. Musikiye bir daha böyle bir sanat toplumu gelmeyecek. Gelmediği gibi her geçen gün maalesef Türk Sanat Müziği yozlaşıyor. Ona üzülüyorum. Çok güzel musikimizi bıraktılar. Ne hale geldi. Sözeri her halde üzüntü içinde vefat etmiştir."
Bülent Ersoy
Bu arada, cenaze töreninde Mustafa Sağyaşar ile yan yana gelen Bülent Ersoy'a, aralarındaki tatsızlığın bitip bitmediğinin sorulması üzerine, Ersoy, "Biz kocaman bir aileyiz. Aile içerisinde de geçimsizlikler olabilir ama bunlar kol kırılır yen içinde kalır misali. İnsanlar bunu kendi aralarında hallederler. Biz de o andaki tezahürlerimiz nedir belli olmaz. Ama ondan sonra saygı çerçevesinde beraber oluruz. Şu anda olduğumuz gibi" dedi.
Sözeri'nin cenazesi öğleyin kılınan cenaze namazının ardından, sanatçılar ve sevenleri tarafından cenaze arabasına konulurken, Leyla Gündem annesini "Anneciğim seni seviyorum" sözleriyle uğurladı. Perihan Altındağ Sözeri'nin cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Kızı üzgün
Türk Sanat Müziği'nin ünlü ismi Perihan Altındağ Sözeri'nin kızı Leyla Gündem, "Dolu dolu yaşadı. Onun eserleriyle gurur duyuyoruz" dedi.
Gündem, Sözeri'nin evinde, annesinin yaşamı, Türk müziğine katkıları ve geçirdiği son günler hakkında açıklamalarda bulundu.
Leyla Gündem, 7 ay önce, 50 yaşındaki ağabeyi Mehmet Hakan Sözeri'nin vefatından büyük üzüntü duyan annesi Sözeri'nin, önemli bir ameliyat geçirdiğini ve oğlunun ölümüyle sarsıldığını dile getirerek, "Tedavisi devam ediyordu. Ancak, oğlunun ölümü onu çok sarstı ve kendisini toparlayamadı" dedi.
Annesinin son olarak 1980 yılında bir long play yaptığını ve kendisinin bu çalışmaya, internet ortamında gezerken tesadüfen rastladığını ifade eden Gündem, bu long play'i dinlettirdiğinde, annesinin, "Elektronik ortam bu kadar mı gelişti?" diye hayret ettiğini dile getirdi.
Ünlü ses sanatçısının, günümüz Türkiyesi'nde icra edilen musiki eserleri ve yorumcuları hakkında yorum yapmaktan kaçındığını anlatan Gündem, "Annem bu konulara girmezdi" dedi.
Gündem, şunları kaydetti:
"Kendisinin parlak bir hayatı vardı. Çizgisinde olan meslektaşları hakkında konuşmaktan imtina eder, şimşekleri üzerine çekmek istemezdi. Onunla konuşmak kolay değildi. Türk Müziği'nin son zamanlarda içine girdiği durum onu kırıyor ve magazin konumuna getirilmesine üzülüyordu.
Ankara Radyosunda Klasik Türk Müziği icra eden sanatçıların dışında hiç kimsenin bu müziğin hakkını vermediğini düşünüyordu. Yanlış anlaşılmaktan korktuğu, hiç kimseyi kırmak da istemediği için konuşmaktan kaçınırdı. Ayrıca, televizyonlarda yapılan programlarda Türk Müziği'nin seslendirilmesindeki kalitesizlikten yakınırdı."
Sözeri'nin, 1980'deki long play'ından sonra başka bir kaset çalışması yapmadığını, "Arzu edenler, yaptığım eserleri dinlesinler" dediğini belirten Gündem, Ancak, 6-7 yıl öncesine kadar Bilkent, Ortadoğu ve Boğaziçi üniversitelerinde ve Türk Kadınlar Vakfında konserler verdiğini anlattı.
Gündem, internet ortamından satın aldığı son long play için bir müzik şirketi ile anlaşma yaptıklarını ifade ederek, bu çalışmanın yakın zamanda "Perihan Altındağ Sözeri Anısına" ismiyle piyasaya çıkacağına işaret etti.
Musikiyi ilk elden ve en güzel şekilde öğrenenlerden olduğunu söylediği annesinin, üstatlar için, "ellerinde meşk ettim" dediğini anlatan Gündem, şöyle konuştu:
"Bizim evimiz o zaman Kalamış'taydı ve çok popülerdi. O devirleri biz dolu dolu yaşadık. Büyük bir dikkatle yeni sesleri dinliyordu. 'Buradan güzel bir ses çıkar mı?' diye. Musiki konusunda yapılan düzgün bir televizyon programı ile gurur duyar ve takip ederdi. Dolu dolu yaşadı. Onun eserleri ile gurur duyuyoruz."
Perihan Altındağ Sözeri'nin hayatı
Kızı Leyla Gündem'in anlatımına göre, 5 Mayıs 1925'de Amasya'da dünyaya gelen Perihan Altındağ Sözeri, 1939 yılında henüz orta okul öğrencisi iken Ankara Radyosunun açtığı sınavda "olağanüstü bir ses" diye nitelendirildi ve çıkartılan özel izinle kadrolu sanatçı yapıldı.
Emin Sözeri ile 1945'te evlenen sanatçı, 1949'da, İstanbul'da kendi adıyla açılan ve "içkisiz" olarak hizmet veren Perihan Salonu'nda serbest çalışmalarına başladı. Uzun yıllar Kalamış'taki evinde yaşayan sanatçı, iki çocuk ve iki torun sahibiydi.
Aralıksız 35 yıl, o devrin en popüler gazinoları olan Tepebaşı, Küçükçiftlik Parkı ve Kristal gazinolarında sayısız konserler veren Sözeri, devam eden radyo çalışmalarıyla oluşan zengin repertuvarındaki klasik eserlerini gazino repertuvarına yansıtan ilk sanatçı oldu.
Sadettin Kaynak, Lemi Atlı, Selahattin Pınar ve daha birçok bestecinin çok sayıda eserini ilk kez seslendiren sanatçı, Türk Musikisi'nin çağdaş bestecilerinin eserlerine de repertuvarında yer verdi.
Bestekar Münir Nurettin Selçuk ile Osmanlı Padişahı 3'üncü Selim'in hayatını yansıtan "3'üncü Selim'in Gözdesi" isimli filmde birlikte rol alan sanatçı, Topkapı Sarayı ve Harem Dairesi'nde çekilen müzikal bir filmde de rol aldı.
Sözeri, 50'nci Sanat Yılı'nı kutladıktan sonra sayısız ödül aldı ve serbest çalışma hayatını noktaladı.
Türkiye'nin onun sesiyle tanıdığı eserler arasında; "Yalnız Bırakıp Gitme Bu Akşam Yine Erken", "Benzemez Kimse Sana", "Bir Nigah Et", "Leyla Bir Özge Candır", "Kırmızı Gülün Alı Var", "Sazlar Çalınır Çamlıcanın Bahçelerinde", "Aman Avcı" ve "Estargon Kalesi" gibi şarkılar yer aldı.
Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Perihan Altındağ Sözeri, uzun yıllar Kızılay'da aktif olarak çalıştı.
Kızı Gündem, 7 Nisan 2008'de Erenköy'deki evinde vefat eden sanatçı için, "Cumhuriyet aydınlanmasının öncü sanatçılarından biri olan Sözeri, yaşamı boyunca Cumhuriyet'e ve Atatürk ilkelerine bağlı kaldı" ifadesini de kullandı.